18 Şubat 2014 Salı

SON ÇAĞRI RAPORU; PHASELiS SON DEĞiL, TALAN YENi BAŞLIYOR..bölüm 1

(Phaselis Metinleri 1 ve 2 ; izin alınmadan fakat kaynak gösterilerek ,çoğaltılabilir,basılabilir,alıntı yapılabilir)







SON ÇAĞRI RAPORU;
PHASELiS SON DEĞiL, TALAN YENi BAŞLIYOR..bölüm 1

NEO-LİBERALİST AKP; PARA VE GÜÇ ADINA, TOPLUMUN TÜM ORTAK DEĞERLER ALANINA SALDIRIYOR. TAM DA ‘’TOPLUMUN ORTAK DEĞERLERİNİ KORUYORUM’’U AKP İKTİDARININ SLOGANI YAPARAK, BAĞIRA ÇAĞIRA…!!

‘’…Daha 13.yy da Onuncu Alfonso , Tanrının evreni yaratırken kendine danışsa çok faydalı öğütler almış olacağını iddia edebiliyordu.’’
                                                          Thomas Kuhn-Bilimsel Devrimlerin Yapısı
Hukuk mücadelesi elbette çok önemli.Göstermelik dahi  olsa sosyal açıdan değer teşkil eden şeyleri teknik pratiklere ya da pratik tekniklere doğru çekebilme kudreti taşıyor.Fakat soyut ve anonim (sözde..) olan yani kişiye göre değil vakanın anatomisi üzerine olması gereken yasaların hukuk sistemi aslında farklı bir işlev görüyor:kapitalist sistemin devlet yapısını bir arada tutan bir  harç ve toplumsal ilişkileri sermaye adına denetleyen bir meşrulaştırma mekanizması olarak işlev görüyor.yasalar  hukukun temel taşı olsa bile hukukun solunum sistemi dijital mantık ile çalışmaktadır.Her durumda  siyah ya da  beyaz, ya da 1 ve 0 devreleme’leri ile işlemektedir.Mutlak kesinlik iradesine kavuşma arzusu burjuva hukukun toplumu idealize edilmiş bir baskı üzerinde inşasının arkasındaki itici güçtür. Bu yüzden hukuk rejimi, rengi siyah ve beyazın tüm tonlarını barındıran bir yelpaze olan zaman mefhumunu hiçbir durumda  içinde barındırmamakla mücehhezdir.Yasalar yapısızdır, çünkü soyut olan yapısızdır.Yasalar toplumsal değerler üzerinde yükselen olayların burjuva devlet aygıtının bir arada tutulabilmesi ve meşrulaştırılma  kuralına bağlanması için bir teknikler yığınıdır.Burjuva hukuk sisteminin kuralları-yasalar-her seferinde  sermayenin sosyalizasyonları rafa kaldırılarak incelir ,gelişir.Hukuk sistemi bu ilganın normalleştirilmesi için yasama erkine muhtaçtır.Başka bir deyişle hayat olup biter ,yasalar, olup bitenin  arkasından gelir; bu nedenle hiç olmamış, ya da olması kestirilemeyen  bir olayın yasası da olmaz. Toplumsal yönetim erk’lerini ellerinde bulunduranların, büyük ölçeklerde-doğa,tarih ya da toplumsal ölçeklerde- , toplumun geri kalanlarının ortak paydası olan değerlerine saldırmalarının telafi edici hiçbir hukuku yoktur.Çünkü örneğin sosyalize edildiği an da bir zaman doğurucu olan doğa’nın kendisi aslında zaman parçası içermeyen bir akıştır:Doğa burjuva hukuk sistemi içinde salt idealize edilmiş olarak değil aynı zamanda  sosyalize edilmiş haliyle yer alır.Başka deyişle Doğa’nın hangi prizmadan Doğa olarak kendini gerçekleştirdiğini hukuk toplumsal hayata bildirmekle yükümlüdür.Mesela HES ile ilgili bir yürütmeyi durdurma kararı bir hafta geç tebliğ edilse o bir haftalık gecikme süresinde Doğa üzerinde gerçekleştirilmiş bir işlem 10 bin yılda giderilemeyecek,geri dönüşsüz bir yıkıma yol açabilir,ve sayılamayacak derecede örnekte açmıştır. örneğin İdare mahkemesi, Çevre Etki Değerlendirme Raporunun gerekliliği üzerine bu işleme yargı’da bulunur. Yargısına temel teşkil eden referans bilimsel açıdan Doğa tanımıdır.Ya da örneğin bu işlem kamu yararına uygun değildir diyerek sosyal açıdan Doğa tanımı referans alınıyor demektir.Oysa Doğa bırakın kategorize edilmeyi adlandırılamayan kendinde bir akıştır.Doğa’da ağaç yoktur,kuş yoktur,su yoktur,rüzgar yoktur ve fakat her şey bir arada,birlikte  işleyerek kendine özgü bir oluş haline gelir. İşte bu nedenle bugün insan eliyle Doğa yıkımları aslında dönüşümlerdir,Doğayı insanlık hiçbir zaman  tahrip edemez..Tahrip dediğimiz şey doğanın kendisini, bizlerin sosyalliğine yönelmiş olumsuz etki biçimlerine dönüştürmesidir-Bu gibi nedenlerle doğayı sermaye ve güç adına dönüştürenler, hukuku zaten geçersiz kılarak var edenler olduğu için, yapanın yaptığı yanına kar kalıyor.İstanbul’da Kuzey Ormanlarında yapımı süren 3.Havaalanını unutmamalıyız.Yine İstanbul Kuzey Ormanlarında, 3.Köprü ‘den bugün vazgeçilse bile,6 ay’da açılan yolların verdiği tahribat,tabiatın kendi tazeleme güçleri indinde  10-15 yılda zor telafi edilir durumda.Kaybın tam bir envanteri de asla çıkarılamayacaktır..
AKP nin, doğaya başta olmak üzere toplumun ortak değerlerine yaptığı tarihsel hiper-saldırının elbette rasyonelleri ,bir aklı ve mantığı var; Salt muhterislerin dizginlenemez iktidar ve güç talebi değil bunlar.Bu akıl Neo-Liberal bir akıl…Çok kısa olarak şöyle özetleyebilirim bu saldırgan ideolojiyi; evinizde yaşayan bir insan ve o insan aslında sizin varlık nedeniniz olsun. Aslında o hep orada olduğu halde siz o insanın oraya ne zaman geldiğini bilmemektesinizdir..Zaman içinde, evdeki hayatınız geliştikçe o insan da kıt bulunur vasıflara sahip olduğu için sizin birden farkettiğiniz çok değerli bir varlık haline gelsin.Aslında o insanın  evde unutulduğu o süre boyunca evin dışındaki hayat çok gelişmiştir .Dışarıdaki bu gelişkin hayatın biriken bir enerjisi vardır ve bu birikmiş enerji ya evdeki insan örneğindeki gibi zamanın etkilerinden uzakta kalmış  insanlar bulunup  onların üzerlerine  akıtılarak birikim baskısı başka enerji türlerine dönüştürülerek hafifletilecektir  ya da sistem, biriktirdiği bu gücü aktaramadığı için bu baskıyla  başka bir düzene doğru kendisini çökertecek krizler yaratacaktır..Ve bir gün; dışarıdaki güçler ,evinizdeki sakin’in varlığından haberdar olan size de hiç haber vermeden bu nadir değerli varlığı evinizden alıp apar topar dönüştürmeye götürecektir.Ve size bu insanın  yerine geçmek üzere,yani sizin  varlık nedeniniz yerine;  bir cam vazo, plastik çamaşır sepeti ve kışlık kömür vereceklerdir.Ayrıca unutulduğu için değerli hale gelmiş bu insanın kendine kurduğu yaşama çevresine de el konulmuş olacağı için, kendi evinizde sizin yaşama çevreniz de kaçınılmaz olarak iyice daraltılmış olacaktır. İktisatçılar işte tüm bu süreci neo-liberal politikalar olarak-ki bu sadece bir bölgesi- tanımlıyor.Örneğin David Harvey Yeni Emperyalizm kitabında mülksüzleştirme olarak bu süreci çok açık bir şekilde gözler önüne seriyor. [1] Size,hepimize  ait olana,Doğa’ya,dışarıdaki yabancılarca_burada bu rol AKP’nindir_ birikmiş sermaye fazlasını massetmek (absorb etmek) için inşaatlar,inşaatlar ve inşaatlar yaparak  el konulmasıdır söz konusu olan .Aslında durum çok daha vahim; teknoloji geliştikçe daha önce,  örneğin yollar yaparak değer-varlığını emdiğiniz tabiatın, teknoloji biraz daha gelişince, sunduğu araçların işaret edebildiği başka bir emilecek katman daha keşfedip ; örneğin Phaselis’e otel yaparak ya da örneğin herkese açık bölgelerin iktisadi kaynağı olarak-HES’ler- inşa ederek bir kez daha tabiatın değer-varlığını emebiliyorsunuz.,Tabiatın değer-varlık potansiyelinin sayısız kez bir sirkülasyon içine sokulması teknolojik gelişme sayesinde sağlanabilmektedir.Ta ki her yeri nesnelerle,yaşam aktiviteleri ile,binalarla,evcilleştirmelerle tümüyle insanlaştırılmış yani dünyayı insan yapısı nesneler içinde boğana dek …AKP’nin misyonu budur…Dinsel olanı da kapsayan politik güç aslında ikincil güçtür..İktisadi güç te ikincildir.Din ,sosyal adalet,milliyetçilik vd.hepsi iktidarların ikincil,tali güç alanlarıdır..Tüm iktidarların birincil, asli  güç alanı, kapitalizmin ‘fetihçi’- potansiyelini  harekete geçirebilme-kinetik- gücü alanıdır. Politik ve iktisadi güç ; fetihçi, kinetik gücün lojistiğidir. Toplumsal hayatın insanlaştırılmış –kentleştirilmiş- yayılmasının yolunu açtığı  ve aşırılanmış iktisadi  değer yüklediği toplumsal hayatın rezerv-dokunulmaz alanlarını, Neo-Liberalizm yani burada ,bu sırada AKP,doğayı kinetik gücün maddi kaynakları haline getirmekle yükümlüdür.. Bunu sorgusuz sualsiz yapar.AKP bunu sorgusuz sualsiz ve fütursuzca,merhametsizce ve topyekun bir saldırıyla yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir.
                                                            Kenan Güvenç-Ocak 2014



[1] AKP nin mülksüzleştirme ağlarını
 http://mulksuzlestirme.org/ harikulade bir açıklıkta sergiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder