Erdoğan
alternatifsiz! Etrafında zeki adamlar var ve ortamı çok iyi okuyorlar …Erdoğan
,muhalefetin yolsuzluk karşıtı siyasetinin kurucu bir siyasi strateji
olmadığının farkında..Bu salt destekleyici ve konjonktürel bir taktik
olabilir,olsa olsa…Ülke,Erdoğan sayesinde doğaya açık ,pervasız saldırıların
devşirdiği sermaye değer dönüşümleri ve aşırı sermaye aspirasyonları ile faz
değiştirdi.Fakat sadece ekonomi ve sosyal yapı fazları dönüştü,politik faz ise
bir önceki vesayet çağında takılı kaldı...Erdoğan fazla zeki değil ama gözükara
davranabiliyor:“…Belediyelerin mücavir alan sınırı kalkacak,il idari sınırları
belediye sınırı olacak..köy statüsünde hiçbir yer kalmayacak, her yer mahalle
olacak.“(Denizli Mitingi konuşması).Ülkeyi bir duvar ve içinde yer aldığı
çayırda otlayan inek olarak hayal edersek, bu duvar 10 yılda bisküvit örgüden
tuğla örgüye geçti,inek te semirdikçe semirdi ve otlağından büyük hale
geldi.Şimdi artık ineğin yeniden doymak için bu kez duvarı kemirmesi
gerek..Bunu nasıl başardı!!?..Erdoğan; yarattığı AKP orta sınıfından bir iç
ülke oluşturdu..Demokratik bir memlekette aslında ülke-mekana yayılı olması
gereken genel politika alanını,sermaye hareketlenmelerini daha fazla kontrol
amacıyla AKP lilerden yarattığı bu iç ülkeye kadar büzdü.AKP li olmayanları
dışarıda bıraktı.Erdoğan, laikliğin devletin ideolojik bir aygıtı olduğunu
(kulakların çınlasın Althusser…!) parti siyasetinin içeriği
olamayacağını,olursa bunun laisizm olarak bu siyaseti güden yapıyı boğacağını
da bir yerlerden öğrenmişti…CHP yi yolsuzluk siyasetine,MHP yi artık eseri
kalmamış kırsal şehir siyasetine çekti…Ve sağ muhafazakar siyaset sektöründe
rakipsiz kaldı..CHP sağ muhafazakar, laisist bir patlak lastiktir…MHP ise adam
suya düşmüş boğulmak üzere iken ‘’yetişin!!.kurtarın…!. adam suyun dibinde
açlıktan ölecek..!’’ çığlıkları atan bir retro.Sol siyaset demek,politik baz
ile sosyal baz’ı, ekonomik baz aracılığıyla senkronize etmek demektir.Böylece
aşırılanmış bir siyaset gücünün ağırlığını toplumsal hayata yedirmek suretiyle
hafifleterek, parlamentarizm’i demokrasi algısı olmaktan uzaklaştırmak
demektir.Sağ muhafazakar CHP; ölçek/faz değiştirmiş,karmaşıklığı tepe yapmış
bir toplumsallığı ve iktisadı bir önceki çağın politik fazı–Demirel
Makyavelizm’i- ile yönetmeye kalkışıyor.Kılıçdaroğlu ile, Sarıgül ile, Tekin
ile hareket edebilecek tek isim Güniz Sokakta oturan Süleyman Demireldir.
-gerçekten üzgünüm-CHP nin sonu hüsran… Kürt siyasi hareketi ise silahlı
eylemle evrildiği için tüm çabalarına karşın sıkışmış,sivilleşme sıkıntısı
çeken,nötr bir harekettir.Kendisini bugünün gündemi içinde tutmakta zorlandığı
için dağınıktır.Kaygılarını ülkenin kaygıları haline getirememektedir.Bu
nedenle HDP’de baştan ölü doğmuştur.Komünist ve sosyalistler ayrı bir hava..
Yaşanılan dünyayı idealize ederek,lafların içine tıkıştırarak,sıkıcılıktan
öldürmekte ısrarcılar.Anlamıyorlar ,anlamayacaklar..Tarih, en çabuk sol kesimde
kısa raf ömürlü ambalajlı ürünler koleksiyonu haline getirilmekte..Çok üzücü..
Şimdi Erdoğan sağ muhafazakar bir partinin lideri olarak biliyor ki ; sağ
muhafazakar kesimden ne CHP ona rakip olabilir, ne de MHP…Erdoğan’ın çöküşünü,
sol siyasetin yokluğu değil, sağ muhafazakar kesimdeki alternatifsizliği
geciktiriyor,..Onun korkusu, Gezi’nin o maskeli kahraman Zorro’cu imgesidir. Fethullah
Gülen’in Türkiye Demokrasisine yaptığı siyasi tahribatta buradadır: Gezi’nin
sildiği Erdoğan’ı gündemde birincil hedef haline getirdi. Gezi, Erdoğan karşıtı
gösterilerdir şüphesiz ama zamanda bir adım ileri gidilip bakıldığında daha
fazla bir şeydir: yepyeni bir politik anayasadır,yepyeni bir yurttaşlık
profilidir ve nüfus kağıdı bilgileri boş olduğu için muazzam bir umuttur. Ama
bu Vaclav Havel ‘in umudu türünden bir umut:”umutlu olmak boş bir iyimserlik
değil, geleceğe duyulan güvendir.“Gezi Türkiye Demokrasisinin yeni müziğinin
sound’udur. Taksim’de, ‘’herşey kendimizden başlar ve sonra yarın yeniden ama
yine bizlerden başlar’’ dediler insanlar bir kere..30 Mart Seçimleri, Gezi’nin
sözlerini geri alamaz.. Biliyorsunuz; AKP bırakın Gezi’yi ,Korkmayan
Fenerbahçe’yi bile teslim alamadı… Boş oy atın da, Türkiye Demokrasisi güzel
şarkılar söylesin…Boş oy ,deneme değil etkin karar ve doğrudan eylem
olacaktır.Bu seçimlerin hiçbir önemi yok..Sağ muhafazakar Makyavelist CHP
sistem çöker altında kalırım korkusuyla Meclis’ten toplu istifa etmiyor.Yoksa
bu rezil kepaze ifşalardan sonra Meclis’te kaldığı her an’ın, AKP yi
tazeleyecek vakit kazanma olduğunun farkında. Al birini vur ötekine .Gezi hep
önümüzde kalacak…HEPSİ GİDECEK..DEMOKRASİ KALACAK…BAZILARI YARGILANACAK…
Kenan Güvenç